Önleyici önlemler
MADDE 757
(1) İradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten men edilmesini isteyebilir.
(2) Mahkeme, ödemeyi men eden kararında muhataba, vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye izin verir ve tevdi yerini gösterir.
Poliçeyi eline geçirenin bilinmemesi
Dilekçe sahibinin yükümlülükleri
MADDE 759
(1) Poliçeyi eline geçiren kişi bilinmiyorsa, poliçenin iptaline karar verilmesi istenebilir.
(2) İptal isteminde bulunan kişi, poliçe elinde iken zıyaa uğradığını inandırıcı bir şekilde gösteren delilleri mahkemeye sağlamak ve senedin bir suretini ibraz etmek veya senedin esas içeriği hakkında bilgi vermekle yükümlüdür.
İradesi dışında çeki elinden çıkan lehtar veya cirantaların başvurabileceği ilk yol, TTK’nın 757. maddesinde öngörülen ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi nezdinde çekin iptali için dava açılmasıdır.
Madde metnindeki çek (poliçe) elinden kişinin dava açabileceği şeklindeki ibareden keşidecinin de mahkemeye başvuruda bulunabileceği gibi bir anlam çıkmakta ise de Yargıtay, keşidecinin çekin iptali davası açamayacağına karar vermektedir.
Şöyle ki;
‘’Bölge Adliye Mahkemesi Kararı – Adana BAM, 9. HD., E. 2021/1431 K. 2021/1498 T. 17.12.2021
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin kendisine ait spor malzemeleri satan bir işyeri işlettiğini, toptancısı ile yaptığı alışveriş için kendisine kargo yoluyla çekler gönderdiğini, keşidecisi müvekkili olan hamiline yazılı … Bankası Çarşı Şubesi’ne ait TR1800 ****4089 IBAN nolu hesaba ait ….. seri nolu, 30.09.2021 vade tarihli 12.500,00.TL bedelli çek ile TR1800***4089 IBAN nolu hesaba ait …. seri nolu 31.10.2021 vade tarihli 12.500,00.TL bedelli çekin müvekkili tarafından kargoya verildiğini ancak toptancı çeklerin kendisine ulaşmadığını belirttiğini, yaptığı araştırma neticesinde ofise çağrılan kargo elemanının çekleri kaybettiğinin ortaya çıktığını, esasen kanunda düzenleyenin çek iptali davası açma hakkının yer almadığını ancak kaybolan çeklerin bedellerinin vadeleri ve hamiline şeklinde düzenlenen şekil şartları tam çekler olduğunu ve hamile ulaşmadan kaybolduğu için düzenleyenin de çek iptali davası açabileceği görüşlerinin yaygınlık kazandığını ve uygulamada bu yönde kararlar verildiğinin görüldüğünü, çeklerin çalınmış veya kaybolmuş bulunduğundan tahsilatı mümkün olmamakta, bu durum da müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, çek bedellerinin talep edilebilmesi bakımından çeklerin iptaline karar verilmesi için bu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu, öncelikle tedbir taleplerinin kabulü ile müvekkilinin ileride telafisi imkansız zararlara uğramasının önüne geçilmesi maksadıyla zayi olan çeklerin TTK’nun 818. maddesi yollamasıyla uygulanması zorunlu bulunan 757. maddesi hükmü gereğince iptalini isteme zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek öncelikle tedbir taleplerinin kabulü ile müvekkilinin ileride telafisi imkansız zararlara uğramasının önüne geçilmesi maksadıyla dava konusu çekler üzerine ihtiyati tedbir kararı verilerek ödeme yasağı konulmasına ve çeklerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. tarih ve …. Esas, … Karar sayılı kararı ile; T.T.K.’nın 651/2. maddesinde, sadece çek üzerinde hak sahibi olan kişinin çeklerin iptaline karar verilmesini talep edebileceği hükme bağlandığı, keşideci kendisine ait çek yaprakları üzerinde, hak sahibi olduğunun söylenemeyeceği, Yargıtay uygulamaları da dikkate alındığında keşideci olan davacının çek iptali davası açma hakkı bulunmadığı, TTK’nın 818/1-s maddesinin delaleti ile çek iptali konusunda da uygulanması gereken 757 ve devamı maddelere göre iptal davasını ancak aynı kanunun 651/2 maddesine göre çek üzerinde hak sahibi olan kimsenin (hamilin) açabileceği, dava konusu çekler incelendiğinde davacının keşideci olduğu, keşide eden çek üzerinde hak sahibi olmayıp çekin borçlusu olduğu, dolayısıyla iptal davası açma hakkı bulunmadığı, yüksek Yargıtay’ın uygulamalarının da bu yönde yerleşmiş olduğu kabul edilerek, bu düşüncelerle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; mahkeme gerekçeli kararında keşidecinin kendisine ait çek yaprakları üzerinde hak sahibi olduğu söylenemez demekle dava konusu çeklerin hamiline yazılı çekler olduğunu, sahibine ulaşamadan kaybolduklarını, yerine ulaşmadığı için ve akıbetleri bilinemediği için müvekkilinin dava açmak zorunda kaldığını, kaybolan çek bedelleri, vadeleri ve hamiline şeklinde düzenlenen şekil şartları tam çekler olduğu ve hamile ulaşmadan kaybolduğu için düzenleyenin de çek iptali davası açabileceği yönünde kararlar verildiği de görüldüğünü, bu nedenlerle mahkeme verilen kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini ve çeklerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, …. Karar sayılı dosyası.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibarıyla “Çek İptali” talebine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava, 6102 Sayılı TTK’nın 818/1-s madde delaletiyle aynı yasanın 757 vd. maddelerine göre açılan çek iptali istemine ilişkindir.
TTK’ nın 818/1-s maddesi yollaması ile çekler hakkında da uygulanacak olan aynı kanunun 757 maddesinde iradesi dışında poliçe elinden çıkan kişinin, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten menedilmesini isteyebileceği, 759. maddesinde Poliçeyi eline geçiren kişi bilinmiyorsa, poliçenin iptalinin istenebileceği, iptal talep edenin poliçe elinde iken zıyaa uğradığını inandırıcı bir şekilde gösteren delilleri mahkemeye sunmak ve senedin bir suretini ibraz etmek veya senedin esas içeriği hakkında bilgi vermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir
6102 sayılı TTK’nın 651. maddesi ve yine TTK’nın 778 ve 818/s bendi yollaması ile aynı Kanunun 757 ve devamı maddelerine göre açılacak kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptali istemine ilişkin davalarda, dava açma yetkisinin hamile ait olduğu, keşidecinin zayi nedeniyle iptal davası açma hakkının bulunmadığı, somut olayda davacı, davaya konu çeklerin keşidecisi olup, bu nedenle zayi nedeniyle çek iptali davası açamaz.
Yukarıda belirtilen sebeplerle ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.’’
‘’Yargıtay Kararı – 11. HD., E. 2014/5076 K. 2014/10896 T. 9.6.2014
Hasımsız olarak görülen davada …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/02/2014 tarih ve 2014/41-2014/16 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ….. Şubesine ait, 772 adet çek yaprağının kime, ne şekilde teslim edildiği bilgisinin müvekkili şirket tarafından tespit edilmediğini, çek yapraklarının müvekkili şirket bünyesinde bulunmadığını ileri sürerek, çeklerin iptalini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, zayi edildiği bildirilen çeklerde davacının çek keşidecisi olup, hak hamili olmadığı, keşidecinin zayi nedeniyle iptal davası açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.’’
Ancak, Yargıtay bu gibi hallerde keşidecinin menfi tespit davası açma hakkının bulunduğunu da ifade etmektedir.
Şöyle ki;
‘’11. Hukuk Dairesi 2013/18133 E. 2014/7116 K.
Hasımsız olarak görülen davada Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/04/2013 tarih ve 2013/145-2013/147 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Uşak ilinde ticaret yaptığını, … Uşak Şubesi’nden 2624-TRY-1254- Çevreyolu/Mevduat hesap numarası üzerinden 1991 yılından bu güne dek çek kullandığını, bu çeklerin büyük kısmının keşide edildiğini, keşide edilen bu çeklerin büyük kısmı ödeme ile bankaya iade edildiğini, fakat bazı çek yapraklarının elden ödenerek çek yaprağının müvekkilinde kaldığını, müvekkilinin de bunların bır kısmını bankaya iade ettiğini ancak bir kısmının işyerinde imha edilen evraklarla birlikte imha edildiğini, dolayısıyla bu çek yapraklarının bankaya iadesinin artık mümkün olmadığını ileri sürerek, bu çeklerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; çekin ziya-ı nedeniyle iptal davası açma hakkının lehdar ve hamile tanınmış bir hak olup, keşidecinin bu yasal hükümlere dayanarak iptal davası açma hakkının bulunmadığı, ileride ele geçirenlerce doldurulup hak iddia edilmesi halinde hesap sahibinin menfi tespit davası açma hakkı olduğu, ayrıca somut olayda davacının çek yapraklarını tahsil ettikten sonra kendisinin imha ettiği, kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptali davalarının çekin kaybolması veya daha genel olarak ibraz edilemez hale gelmeleri sebebiyle bu hallerde açılan davalar olduğu, eldeki davada böyle bir durumun sözkonusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.’’
Yargıtay kanun koyucunun iptal davası ifadesini yorumlarken ‘’çek üzerindeki hakkın alacaklısı’’ davayı açabilir görüşünü benimsemektedir.
Bu görüşü destekler nitelikte kanundaki ifadeyi tam anlamak için bir alıntı paylaşıyorum:
‘’Bu nedenle iptal davası açılabilmesi için zilyetlik yalnız başına yeterli değildir. Aynı zamanda çekte mündemiç hakkın sahibi de olmak gereklidir. Geniş yorumlanması gereken hak sahibi kavramından öncelikle çekin maliki olmayı veya çek üzerinde sınırlı bir ayni hak sahibi olmayı anlamak gerekir. Bunun sonucu olarak hak sahibi olmanın; çekin maliki olmanın yanında, çekte yazılı hakkın alacaklısını, intifa hakkı sahibini, çeki rehin alan hamili veya bunların vekillerini ve komisyoncularını ifade ettiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla sayılan kimselerin iptal davası açabileceğinde kuşku bulunmamaktadır.’’